(a) dikkatli/uyanık olmak, (b) (durumu vb.) anlamak, takdir etmek.
'yi de birlikte getirmek
Fiil
doğru olmadığını bildiği şeyleri söylemek
Fiil
bitirmek, son vermek.
Let's have done with it! Artık bu işe bir son verelim!
bir şeyden cezasız paçasını kurtarmak
Fiil
uyanık/müteyakkız bulunmak, tetikte bulunmak.
ilgilenmek, (işe) girişmek.
(a) onda hiçbir bozukluk/anormallik görmüyorum. (b) bunda hiçbir sakınca görmüyorum.
There's something wrong with him: Ona bir hal oldu; bu adamın şüpheli bir tarafı var.
altı haftalık yıllık izin hakkı doğurur
söyle! çıkar baklayı ağzından!
canı cehenneme, aldırma, boşver, aman se de, işin mi yok.
Brit.- argo … ile cinsî münasebette bulunmak.
biriyle bir anlaşmazlığı halletmek
Fiil
abartarak övmek/methetmek, ballandırmak, göklere çıkarmak, dalkavukluk yapmak, yaltaklanmak, bin dereden
su getirmek.
Bob wanted to go to the movies. He layed it on thick to his mother: Bob sinemaya gitmek için annesine yaltaklandı.
biriyle cinsel ilişkiye girmek
Fiil
biriyle ne kadar ileri gidilebileceğini denemek
Fiil
birinin sabrını zorlamak
Fiil
biriyle cinsel ilişkiye girmeye çalışmak
Fiil
birinin sabrının sınırlarını zorlamak
Fiil
birini yatağa atmaya çalışmak
Fiil
biriyle yatmaya çalışmak
Fiil
modern, asrî, şık, zamana uygun.
a with-it boutique.
with-it-ness: modernlik, şıklık.
Sıfat